Affedin,içimden hiç bir şey gelmiyor şu sıralar.Kendi hayal dünyamda yolculuğa çıkıyorum.Yanıma da hiç bir şey almıyorum.Affedin,ben bencillik yapıyorum.Ama bilirsiniz beni,kendimle yüzleşme vaktim vardır.Kendi kabuğuma çekilirim hani... İnanın uzun süre koşup koşup da yorulmuş gibi,nefes nefese kalmış gibiyim.Durup soluklanmak istiyorum.
Ve ben ne yapıyorum şimdi diyorum.Herşeyin bir vakti var biliyorum.Hızlı yaşadım,çok kırıldım,çok mutlu oldum,çok sevdim,çok güldüm,çok ağladım,çok kez gittim,sonra döndüm.Ben hayatın tadını ziyadesiyle aldım..
Farkettiniz mi? Aklınızda sürekli dönüp dolaşan gri bulutları.Yağmaya hazır,ne yağabiliyor,ne de başınızın üzerinden ayrılıyor.Ruhunuzu sıkıyor düşünceler.Peki bu bulutlar nasıl dağıtılır?
Öncelikle o plak gibi dönüp duran,uykunuzu kaçıran,en tatlı anlarda aklınıza gelip yüzünüzde ekşi bir görüntü yaratan düşünceyi bulmak.Sonra neden olur olmaz zamanları seçtiğini kendinize itiraf etmek.
Aslında kendiyle yüzleşebilen insan,hayatında büyük bir yol kat etmiştir.Yüzleşmeli,kendini iyi-kötü eleştirebilmeli.
Şimdi aklımızdaki o gri bulutları dağıtmanın vakti.Önce çözümünü bulmalı,yarına ertelemeden çözmeli ve kurtulmalı.Bir kağıda yazmalı hepsini ve üzerini karalamalı.Aynısı zihnimizde de olmalı.Yoksa o bulutlardan kar mı,yağmur mu,dolu mu yağar bilinmez...
Geçmişte takılıp kalmamalı,bırakın sizi dört duvar arasına sıkıştırmasın artık.Siz özgür yarınların hayaliyle anı yaşayın..Engelleri aşın..
Bazen her şeyi elimin tersiyle bir kenara itip,amaan boş ver diyesim geliyor.
Sonra o kadar cesaretli olmadığımı fark ediyorum.Alışkanlıklarımdan vazgeçemeyeceğimi,aslında bir çok şeye bağımlılığım olduğunu,sevmesem de bir çok şeyi sırtımda bir yük gibi taşıyıp bir türlü bırakamayışımı fark ediyorum.
Neye bağımlıyım bu kadar diye düşünüyorum.
Bütün bir gün ben ne yapıyorum?
Sabah sanki bir maratonda gibi koşuya başlıyorum,olmazsa olmazlarım neler mi?
Önce müzik..bilgisayarımı ilk açtığımda önce blog..Sonra dünden yapılan bir kaç plan..Bir kitap..Her gün yeni bir bilgi...Yeni bir haber..Yeni bir insan (bu sözümü geri alıyorum)..Bir de olmazsa olmazımdır,kaçıp gitme isteği...Bazen duygusal ruh hâli,bazen tam tersi.Bu karmaşa içinde yapılan tasarımlar ve yazılar...
Her gün böyle miyim diye düşünüyorum da..Değişken ruh halimde o kadar farklı durumlardayım ki sadece bir saat içinde bile..
Sabit olarak bir yerde durmak istemezsiniz mesela..Durduğunuz her anı boşa geçmiş sayarsınız.Sanki her an yeni bir şeyler yapmalı gibi,yeni şeyler öğrenmeli,yeni çıkan kitapları hemen almalı ve çabucak bitirmeli,bütün sanat eserlerini ezberinde tutacak kadar bilmek isteği,elinde olsa bütün ansiklopedileri ezberinde tutma isteği,izlemediği film kalmamalı hissi,konserlere yetişemediğinde ayrı bir hüzün..
Sizin de içinizden hiç bunlar gelir mi?
Sanki kafeste bir kuş misali,özgür bıraksalar ve siz o kafeste kaldığınız zamana inat üç dört kat fazla hızla uçsanız...
Neden gelir peki böyle hisler,bunun tanımı nedir?
Harekete geçiren nedir? İlham dediğimiz derinliklerinde ne vardır,nelerden etkileniriz,neden olur olmaz anlarda bile bir şeyler yapma isteğine boğuluruz? Bu sorular kafamı kemirmekte,düşünüyorum..bulamıyorum...
Sevdikleriniz hiç mi haketmiyor sevildiğini bilmeyi?
Bir kaç guzel söz,bir demet gül bile bunun için yeterli,ama yapamıyorsunuz değil mı?
Bir duvar örülü sanki aranızda,engel olan birşeyler var,ve siz bu engele engel olamıyorsunuz.
Öyleyse o engeli aşmadan önce bir düşünün,ya kaybederseniz?
Pişman olmaz mısınız yapmadıklarınız için?
Seviyorsanız,bütün engelleri aşın...Gün geldiğinde pişman olmamak için..